24.10.11

KIŞ

Önce sen dinle bi' bakalım şunu. 



Kış bebeğiyim. Ocak'ta doğmuşum. Derler ki, soğuk havaları bu yüzden severmişim. İlk nefesimi soğuk havada almış olmam sebep olabiliyorsa buna, haklı olabilirler pek tabi.

Ancak düşününce tek neden bu da değil. Fazla beyaz olan cildimin güneşe tahammülü yok. Kızarıklıklar, kabarcıklar, çiller, ter, yapış yapış olma halleri, o iğrenç hissiyat.. Benim de bunlara tahammülüm yok. Bu yüzden gelsin kış, hatta kara kış. Çizme giymek, atkılara sarınmak, otobüse de güneşin ne taraftan vuracağını önemsemeden binmek istiyorum.

Birkaç gündür fazlasıyla sonbahardayız. Üşüyorum. Dışarısı da ne soğuk, ne sıcak.. Ilık, hoş bir hava var. Bu havayı seviyorum ama bir şeyler hoşuma gitmiyor. Bana hissettirdiği şey "arada kalmışlık", "belirsizlik". Çünkü yarın, bugüne benzemeyebilir. Başına buyruk ve hatta şımarık bir mevsim sonbahar. Ne getireceği belirsiz bu mevsimi, bu yüzden bir seviyor, bir sevmiyorum.

Kışı özledim. Her şeyden öte kesin, kararlı bir duruşu var. Hep soğuk! Bir taraftan da sıcak.. Sıcak çikolatanın, kahvenin, çayın mevsimi çünkü. Sarılmanın, sarıp sarmalamanın da.. Bana sadakati, sıcaklığı, samimiyeti, merhameti anımsatıyor hem. 


" Merhametsiz kış sabahlarından önce herkesin,
Ayaklarını ısıtmak için birine ihtiyacı vardır.
Kış aslında iki kişilik bir mevsimdir.
Uyku kokan yorganlar, birbirine karışan rüyalar,
Sayıklamalarla uyandırdığın biri
Ve onun gecenin ortasında gülen yüzü...
Bu, sokulmanın mevsimi!
Eskiden pazarlarda satılan civcivler gibi,
Kemikler, eklemler birbirine geçmeli..
Kış: bir insanın başka bir insan için yapıldığının delili! "


Çabuk gel KIŞ. 
Sabahın köründe sıcacık yatağımdan çıkıp üşürken bu denli sevgi dolu değilim sana karşı ama seni seviyorum.



NOT: Şiir, Ece Temelkuran'a ait. Adı: İki Kişilik Uykular

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder